Resim yapmak kendinize derinlemesine bakabileceğiniz bir ayna olabilir. Farkındalık la resim yaptığınızda her kimseniz ve onda her ne hissediyorsanız kağıt üzerinde ifade bulup sabitlenecek ve size kendini geri yansıtacaktır. Evet resminiz gerçek bir aynadır, ruhunuzu yansıtır. Sizi etkilenmeye, incinmeye, başkalarının tavır ve düşüncelerine çok açık olduğunuz çocukluk yıllarına geri götürür. Bilinçaltındaki bu rahatsızlıklarınızı ve türlü türlü bastırılmış duygularınızı su yüzüne çıkarır, onlarla yüzleşir rahatlarsınız, onlardan arınırsınız. Bundan sonra neşelenirsiniz ve kahkaha atarsınız. Kendinizi enerji dolu hissedersiniz.  

Hayal  içimizden gelir, arzularımızdan doğar, hayallerimiz hayatımıza zenginlik katar. Bir insan hayal edip bu hayalin peşinden gittiğinde, o hayat inanılmaz derecede zenginleşir ve bu zenginlik kabına sığmaz, taşıp başka hayatlara da bulaşır. Hayal  kuran kişiler yaratıcı olurlar. David Schwartz; “Karşılaştığımız her zorluk, bir hayalle çözülebilir” diyor. Hayaliniz, içinizde sakladığınız güçtür, ancak onu harekete geçirip sahiden anlamlı bir doğrultuda kullanmaya başladığınızda müthiş değerler yaratırsınız. Ayrıca hayalleriniz sizi ayakta tutar. Hayalinizin kolay ulaşılabilir ya da akla yakın olması gerekmiyor. Önemli olan hayalinizin sizin için derin bir anlam ifade ediyor olmasıdır. Hayalinizde bütün ayrıntıları duyun, görün, hissedin. Hayallerin içten gelen itici güçleri vardır. Sizin hayalleriniz, başkalarının hayallerine ilham kaynağı olabilir. Hiçkimse sizin hayallerinizi sizin yerine yaşayamaz. Kaldıki sizin hayaliniz ona cazip de gelmeyebilir. Hayaller daha önce hiç yaratılmamış büyük ve anlamlı şeylerin yaratılmasını sağlayabilir. Dolaysiyle benim büyük bir hayalim var; Hepimizin hayal kurduğu ve hayallerimizi yaşadığımız güzel bir dünya hayal ediyorum.

Resim yapmak için sosyal hayattan soyutlanıp, çalışacağımız konuya yoğunlaşmalı, odaklanmalısınız. Konu belleğinizde saklı bir imge; müzelerde, galerilerde veya kataloglardan edindiğimiz görsel etkiler olabilir, veya eskizleriniz, biriktirdiğiniz fotoğraflar veyahut dergi veya gazetedeki resim küpürü de olabilir. Fotoğraf albümleri birçok yönden, yaşadığımız çağın taslak defterleridir. Bu albümlerde çeşitli durumlara verdiğimiz tepkilerin, gittiğimiz yerlerin, tanıştığımız insanların, belki de gölgelerin oluşturduğu yan yana duran garip şekillerin veya ilginç bir bakış açısının kayıtlarını saklarız. Tanıklık etmiş olduğumuz bir görüntüyü, kompozisyona dahil etmek isteyebilirsiniz. Ressam olmak demek, baktığınız her şeyde bir ilham aramak ve almaktır.

 Sanatçı hep gözlemler, araştırır ve yeni projeler bulmaya çalışır. Anlayacağınız sanatçı asla emekli olmaz. Sanatçı ilk resimleriyle başlayıp gelişen sanat anlayışına kadar uzanan yıllarda sürekli üreten ve araştıran, yeni atılımlar, yeni yorumlar üzerine yoğunlaşan çalışmalarla geçen bir süreç yaşar. Amatör ressamlar kendilerini yetkin kabul etmeyip, bol bol pratik yaparlarsa, sürekli ilerleme kaydederler, böylece mevcut yetenekleri parlar ve özgüvenleri oluşur. Artık cesaretle yeniliklerin peşinden koşabililer ve özgün eser yapabilirler. 

Resim yapmamızın esas amacı, Picasso’nun da söylediği gibi, bir nesneyi bir fotoğraf gibi aynen resimlemek değil, kendi derinliğinize giderek, kendi yorumunuzu bularak size göre nesneyi görselleştirmek olmalı. Sessiz bir ortamda, örneğin atölyenizde hoşlandığınız bir konuya veya bir nesneye odaklanarak rahat olun, kendiniz gibi davranın, gözünüzü kapatarak hayal kurun. Bu durumda zihniniz devre dışı kalır ve duygularınız harekete geçer. Böylelikle enerjiniz kafaya gideceğine, kalbinize doğru yönelmeye başlar. Daha çok duygusal olma özgürlüğüne kavuşursunuz. Kendi benliğinizin derinliğinde dolaşırsanız, oradaki (özünüzdeki) gerçek kaynağı keşfedersiniz. Bu kaynaktan size özgün yaratıcı ifadeniz kendiliğinizden doğar, kendiliğinden gelir. Çizim veya resim yapmaya yoğunlaştığımızda kendimizden geçeriz, kim olduğumuzu unuturuz. Aslında bu durumda, özümüzle en çok yaşadığımız anlardır. Bu kendimiz olarak en çok yaşadığımız zamandır.